"Enter"a basıp içeriğe geçin

Almanya’da Gülen – Hareket ne ölçüde demokrasi düşmanı?

(Stefanie Schoene – Ahmet Şenyurt)

SWR2-Wissen

Eski Gülen taraftarları sıkı cinsiyet ayrımı, kişi kültü ve kontrolden şikâyet etmektedir. SWR’nin, Almanya’da diyalog ve eğitim için çalışan Gülen Hareketi hakkında yaptığı bir araştırmacı gazetecilik çalışmasıdır.

Radyo Spikeri:

Türk Gülen Hareketinin Almanya’da insan hakları ve demokrasi için çalışan bir ağ olarak tanındığını, camiler yerine eğitim derneklerine sahip olduğunu, yaptıkları araştırmalara göre Hareketin nüfuz ve taraftarlarını baskı altına almak için Türkiye’de istihbarat servis benzeri yöntemler uyguladığını, SWR2 olarak Fetullah Gülen taraftarlarının Almanya’da hangi hedefleri izlediklerini sorguladıklarını, Alman medyasında ilk defa eski bir Gülen taraftarının, Hareketin “Hususi Hizmet” olarak adlandırdığı özel hizmetten söz ettiğini belirtmiş ve Vahdettin Polat’ın sözlerine yer vermiştir.

Vahdettin Polat:

Kendi ifadesine göre Gülen hareketinin içerisinde, kendi üyelerine karşı önlemler alan gizli bir kontrol biriminin Türkiye’deki kadrosunda yer aldığını, söz konusu örgüt yapısının, içeriye yönelik güvenlik önlemleri aldığını, bu durumun Türkiye için geçerli olduğu gibi Avrupa ile tüm dünya için de geçerli olduğunu belirtmiştir. 

 Radyo Spikeri:

İki yıl boyunca Gülen taraftarlarının “Hususi Hizmet” olarak adlandırdıkları gizli kontrol şebekesi hakkında Türkiye ve Almanya’da araştırmalar yaptıklarını, Türk Devletinin 500.000 şahsa karşı terör örgütüne üyelik ve 2016 yılında gerçekleşen darbe girişimine katılmaktan dolayı soruşturma yürüttüğünü, 2016 yılından itibaren Almanya’da yapılan Türk mülteci başvurularının arttığını, bunların arasında on binlerce Gülen taraftarlarının bulunduğunu, SWR araştırmaları sırasında eski taraftarlar, eleştirenler ve muhtemel eski ajanlara (eski mahrem mensuplara) rastladıklarını, vaiz Fetullah Gülen’in 30 yıl önce kendi ağını Almanya’da genişletmeye başladığını, günümüzde Almanya’da 150.000 taraftarının bulunduğunu belirtmiş ve Gülen hareketinin tanınmış bir üyesi olan Önder Aytaç’a Almanya’da örgütün gizli bir parçasının hala aktif olup olamayacağı sormuştur.

Önder Aytaç (Siyaset bilimci ve Ankara Polis Akademisi eski yönetici yardımcısı):

(Mahrem) yapının aktif olduğunu, sadece Almanya’da değil Avrupa ve dünyanın diğer yerlerinde taraftarların yapılar oluşturduğunu ve bunların çalışmalarını sürdürmesi için çaba harcandığını,  ancak hukuk devletini bulunduğu yerlerde bunun kabul edilir bir durum olmadığı gibi karanlık bir ortam oluşturduğunu ifade etmiştir.

Radyo Spikeri:

Gizli bir gündemin söz konusu olup olmadığını, mevcut ise bunun Gülen Hareketinin Almanya’daki olumlu imajına uymadığını, Berlin’de bulunan Diyalog ve Eğitim Vakfının Gülen’in ve taraftarlarının Almanya’daki baş elçisi olduğunu, vakfın tanıtım videosunda Hizmetin; eğitim, diyalog, insan hakları ve zamana uygun İslam anlayışını savunduğunu belirtmiş ve Friedmann Eiβler’e söz vermiştir.

Friedmann Eiβler (Baden-Württemberg Protestan Kilisesi İslam konular görevlisi):

Kendisi hareketi yaklaşık 20 yıldır tanıdığını ve vakıf sorumluları ile bağlantıda bulunduğunu, söz konusu mesajın Almanya’da iyi yankı uyandırdığını, bunların Gülen Hareketinin dışarıdan görülen yüzü olduğunu, herkesin aslında görmeyi arzuladığı, diyalog ve eğitim ibarelerini bayraklarına yazmış göçmenlik geçmişi bulunan gençlerin göründüğünü belirtmiştir.

Radyo Spikeri:

Önemli etkinliklerde Gülen Hareketinin temsilcilerinin de bulunduğunu, en son Federal Devlet Başkanı Frank Waler Steinmeier’in 2022 Berlin’den seçilmesinin ardından kendisiyle birlikte çekilmiş olan fotoğrafların twitter üzerinden yayınladıklarını, ancak Almanya’da Hareketin gölge imparatorluğunun bilinmediğini, Türk mahkemelerine göre, seçilen 3 gencin Türkiye’deki devlet kurumlarına yerleştirmek, orada casusluk yapmak için Gülen’in eğitim kurumlarında seçilip ve bu yönde eğitildiği,  SWR2 kaynaklarından öğrendiği kadarıyla, Gülen Hareketinin taraftarları hakkında doğrudan bilgiler derlendiği ve bunların baskı unsur olarak da kullanıldığı, aynısın Almanya’da da gerçekleştirildiği belirtilmiş ve sözü 2016 yılından itibaren mülteci olarak Almanya’da yaşamakta olan ve bir zamanlar kendisinin de ait olduğu şahıslardan korktuğundan tanınmak istenmeyen Ahmet’in sözlerine yer vermiştir.

Ahmet:

Kendisinin Gülen Hareketinin gizli hizmetine ait olduğunu, bir kod ad verildiğini, görevinin Gülen Hareketi için Türk ordusuna öğrencileri gizlice yerleştirmek olduğunu, 2008 yılında Hareketin “Abileri” tarafından cemaatte alındığını, ışık evlerinde kaldığını, Türkiye’de Hareketin söz konusu evlerden binlercesine sahip olduğunu, zamanında fanatik bir Gülenci olduğunu, Özel Hizmette kapalı çalıştığını, üç genci askeri kariyeleri için hazırladığını, onlara kod ismi, hareket tarzı eğitimi verdiğini, dış dünyaya karşı nasıl bir ikili yaşantı sürüldüğünü, fen bilimleri, cehennem korkusu ve Gülen sevgisi öğrettiğini, ancak ileriki yıllarda, darbe girişimi sırasında gizli hizmetin görevinin Türk Devletinin Asker ve güvenlik yapısında önemli konumların elde edilmesi olduğun anladığını,   Almanya’ya kaçtığını belirtmiştir. 

Radyo Spikeri:

Araştırmaları sırasında Hususi Hizmet’in Türkiye’deki eski görevlilerden bir kaçıyla görüştüklerini, bunlardan birinin Vahdettin Polat olduğunu, kendisinin söylediklerine göre 12 yıl Türkiye’de ve yurtdışında Hususi Hizmette ajan sevk ve idaresinde görev aldığını (askerlerle görüştüğünü)  söylediğini belirtmiştir.

Vahdettin Polat:

Görevinin askerlerle buluşmak, onlarla ilgilenmek, yönlendirmek, sorunların dinlemek olduğunu, bunları gizli bir şekilde gerçekleştirdiğini, bir çeşit dini yönlendirici olduğunu, ışık evlerinde yaşadığını, Gülen’in bunları “ışığın askerlerin yetiştirdiği yerler” olarak tarif ettiğini, bu tür görevleri sıklıkla yaptığı için garipsemediğini, sürekli olarak askeri liseler ve başka kurumlar için öğrenciler hazırladıklarını, Örgütün bir gizli servis gibi çalıştığını, hiçbir farkın bulunmadığını, klasik gizli servis yöntemlerinin uygulandığını, örgüt yapılarının bulunduğu yerin kanunlarına göre hareket ettiğini, Avrupa ve Amerika’da da bulunduğunu, demokrasi ve özgürlüklerin boşluklarında faydalandığını belirmiştir.

Radyo Spikeri:

Söz konusu suçlamaların ne kadar doğru olduğunu araştırmaları sırasında Gülen Hareketinin gelişimi izlediklerini, Gülen Hareketinin yayılması sırasında 90’lı yıllarda bir kırılma noktası oluştuğunu ve Gülen’in gizli bir ses kaydının ortaya çıktığını, bunun bir ihtilal çağrısı olabileceği belirtilmiş ve Gülen’in ses kaydına yer verilmiştir.

Fetullah Gülen: (ses kaydından özetle)

Türkiye’deki devlet yapısı ve kurumları ele geçirmek için doğru zamanın beklenmesi gerektiği, acele edilmemesi gerektiği belirtilmiştir.

Radyo Spikeri:

Gülen’in sözlerini yorumlamış, 2002 – 2016 arasındaki Türkiye’deki siyasi gelişmelere yer vermiş Almanya’ya Hizmet fikrinin nasıl geldiğini anlatmıştır. Ayrıca günümüzde geniş kollu bir ağın mevcut olduğun, bunları hukuki olarak birbirlerinde bağımsız gibi göründüğünü, 300’den fazla toplum yararına çalıştı belirtilen derneğin ve yaklaşık 3000 işletmenin kendisini Hareketin bir parçası olarak açık bir şekilde lanse etmediğini, bunu Münih’te yaptıkları araştırmalarda da görüldüğü, bunlardan birinin Münih Akademik Platformu (MAP) olduğunu, kendilerini röportaj için kabul etmediğini, yine de oraya gittiklerini, içeriye alınmadıkların ve kayıt yapmamalarının söylendiği, söz konusu Platformun internet sayfasında Hizmet ve Gülen’den söz edilmediği, öğrenci ve mezunlar platformu olarak lanse edildiği, MAP’a sormaları üzerine destekçilerinin büyük bir bölümünün Hizmet Hareketinde faaliyet gösterdiğinin söylendiğini, demokrasi ve insan haklarını savunduklarını söylendiği belirtilmiş ve Radyo Spikeri olarak MAP etkinliğine katılan Yeşiller Partisi Milletvekili Marlene Schöneber’in  MAP’ın Gülen Hareketine ait olup olmadığını bilip bilmediğinin sorulduğunu, SWR2’ye  yazılı olarak cevap verildiğinin, bu yönde bilgilerini bulunmadığını söylendiği belirtilmiştir. Ayrıca SWR2 araştırmalarının Almanya içerisinde kamuoyu için karanlıkta kalan hiyerarşilerin ve yerlerin bulunduğunu gösterdiğini, Kuzey Almanya’dan tanınmak istemeyen Aziz ile bağlantıya geçtiklerini belirtilmiş ve söz Aziz’e verilmiştir.

Aziz:

Kendilerine Gülen’in ABD’den aradığının ve talimat verildiğinin söylendiğini, Zaman gazetesi satışlarını arttırmaları gerektiğini, Aziz kendisini kontrol ve gözetim altında hissettiğin, her şeyi not almaları gerektiğini, aşık olduğu zamanda bile görünmemek için sevdiği kızla gizli buluştuğunu, karşı cinsle bir araya gelmenin Gülen Hareket için bir yasak (tabu) olduğunu, bazı abilerin kendisi dövmek istediğini, başka bir kente taşınması için baskı yapıldığını, söz konusu stres altında sınıfta kaldığını, okulu bitirdikten sonra tekrar kendisine yanaşmak istediklerini ancak kendisinin artık Hareket ile bir alakasının olmasını istemediğini belirtilmiştir.

Radyo Spikeri:

Hareketin içerisinde yer alan kadın ve erkeklerin gündelik hayatlarına ilişkin bilgi almak için, anonim kalmak isteyen ve Almanya’da yaşayan Dilek isimi kadına söz verilmiştir.

Dilek:

 Dilek de Gülen Hareketinden ayrıldığını, oğlu için endişelendiğinden tanınmak istemediğini, Hareket tarafından kendiler hakkında her şeylerinin bilindiğini, Gülen Hareketinin “Hususi Hizmetini”  bildiğini, evlenmeler dahi karışıldığını, Almanya’da oturma izini alabilmeleri için erkeklerin Almanya’daki kadınlarla evlendirildiklerini, günlük hayatlarını kontrol edildiğini,  yerel Gülen ağının ayrı gerçekleştirdiği kadın toplantılarının öncesinde bile erkelerden izin alınması gerektiğini belirtmiştir.

Radyo Spikeri:

Bu konudaki düşünceleri için Münster Üniversitesi Dini Aşırılıklar Önlemler araştırmaları yöneticisi Umut Ali Öksüz’e söz verilmiştir.

Umut Ali Öksüz:

Gençlerde bir çeşit yapılması gerekenler listesi (Gülen Listesi)  bulunduğunu, buna göre davranış biçimlerinin düzenlediklerini, hangi insanların iyi hangilerinin kötü olduğunun burada belirtildiğini, cinsiyet ayrımının yer aldığı, Harekete göre nasıl yaşanması gerektiğinin listede belirtildiği, ifade edilmiştir.

Radyo Spikeri:

Örnek olarak Abdullah Aymaz isimli şahıs vermiş, Diyalog ve Eğitim Vakfının yönetiminde bulunduğunu, Türkiye’nin söz konu şahsın Almanya’dan iade edilmesini istediğinin, yakalanması için 600000 Avro ödül konulduğunu, terör örgütüne üyelikten arandığını belirtmiş ve Türkiye’de terör örgütüne ve Hususi Hizmete üyelikten yargılanmış olan ajan yöneticisi Vahdettin Polat’ın sözlerine yer vermiştir.

Vahdettin Polat:

15 Temmuz 2016’dan sonra bir çoğunun yurtdışına kaçtığını, dünyanın çeşitli yerlerinde örgütün aynı yapıyı oluşturmaya çalıştığını, Almanya’daki Gülen Hareketinin başında Türkiye’deki darbe girişimine dahil olan kişilerin bulunduğunu, bunların terör örgütüne üyelikten uluslararası aracılıklarını bulunduğunu belirtmiştir.   

Radyo Spikeri:

Hareketin içerisinde eleştirel bir ses olan Önder Aytaç’ın sözlerine yer verilmiş ve Aytaç’ın Ankara Polis Akademisi’nde Kariyer yaptığını, Türk İçişler Bakanlığında Antiterör Danışmalığı yaptığını, çocukluğunu ve gençliğinin Gülen’in çevresinde geçtiğini, 2019 yılından itibaren Almanya’da mülteci olarak yaşadığı belirtilmiştir.

Önder Aytaç:

Dünyanın gelişmiş ülkelerinde gizli bir yapının olamayacağını, Hizmet Hareketinin içinde hususi birimin payının yüzde beş olduğunu bunların yüzde 95’i hakkında kararlar verdiğini, Fransa, Almanya, İngiltere, Belçika, Hollanda Amerika, Kanada ve belli Güney Afrika devletlerin cemaat hakkında yanıltıcı ve hatalı bir bakış açsına sahip olduğunu, bunun kabul edilir olmadığını ve buna müsaade edilmemesi gerektiğini ve buna karşı bir şeylerin yapılması gerektiğini belirtmiştir.

Radyo Spikeri:

SWR2 bu bölümde katılan Radyo Spikeriların hepsinin, yukarıda anlatılanlar bağlamında Almanya’nın ve Alman toplumunun Gülen Hareketi konusunda daha dikkatli ve mesafeli bir duruş sergilemesini istediklerini, demokratik, açık toplum ilkeleriyle uyuşmadığı, söz konusu hareketin aslında şeffaflığı ve diyaloğa izin vermediğini belirtmiştir.  

0 0 votes
Article Rating
Subscribe
Bildir
guest
0 Yorum
Eskiler
En Yeniler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments